Abstract
We aim to present primary retroperitoneal lymphocele, which is very rarely reported in the literature, as an entity to be considered in the differential diagnosis of retroperitoneal masses. Clinical and radiological findings, with the management of primary retroperitoneal lymphocele, which did not occur as a complication of previous surgery, are presented.
A 20 years old male patient presented with abdominal pain. History revealed that he had been operated on four years previously after a diagnosis of retroperitoneal mass. Following histopathologic examination of specimens from excisional biopsy and aspiration of the mass, a lymphocele was diagnosed. Similarly following abdominal ultrasound and computed tomography, a retroperitoneal lymphocele was diagnosed. Ultrasound guided drainage of the lymphocele was performed, however, on recurrence, the mass was totally excised. Total surgical excision of lymphocele is the preferred method of treatment, rather than aspiration, percutaneous drainage and sclerotherapy, because it has the lowest rate of recurrence.
Oldukça nadir olarak literatürde bildirilen retroperitoneal primer lenfosel olgusunu, retroperitoneal yerleşimli kitlelerin ayırıcı tanısında akılda tutulması gereken bir antite olarak sunmayı amaçladık. Cerrahi operasyon komplikasyonu olarak ortaya çıkmayan primer retroperitoneal lenfosel olgusunun klinik ve radyolojik bulguları ve uygulanan tedavi yöntemleri sunuldu.
20 yaşında erkek hasta karın ağrısı şikayeti ile hastaneye müracaat etti. Hikayesinde hastanın 4 yıl önce retroperitoneal kitle öntanısıyla ameliyat edildiği, kitleye eksizyonel biyopsi yapılıp aspirasyon uygulandığı, histopatolojik inceleme sonucu lenfosel olarak rapor edildiği öğrenildi. Karın ultrasonografisi ve bilgisayarlı tomografi sonucunda retroperitoneal lenfosel tanısı ile ultrasonografi eşliğinde perkütan drenaj uygulanan ancak bir süre sonra nüks eden kitle lezyonuna total eksizyon uygulandı. Lenfosel tedavisinde cerrahi eksizyon yöntemi, aspirasyon, perkütan drenaj, skleroterapi gibi tedavi seçenekleri arasında rekürrens oranlarının en düşük olması nedeniyle tercih edilmesi gereken yaklaşım biçimidir.