Doxorubicin-Induced Experimental Cardiotoxicity And Effect of L- Tryptophan On Cardiotoxicity
1Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya, Kayseri
2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatri, Kayseri
J Clin Pract Res 2005; 27(1): 7-16
Full Text PDF (Turkish)

Abstract

Aim: Doxorubicin, a widely used antineoplastic agent in clinical practice, has a serious side effect, cardiotoxicity. Due to the risk of life-threatening cardiotoxicity which limits the therapeutic potential, diagnosis and prevention of doxorubicin-induced cardiotoxicity becomes critical. Free radicals, lipid peroxidation and antioxidant enzymes are suggested to be involved mainly in doxorubicin-induced cardiotoxicity pathogenesis. The aim of this study was to evaluate the pathogenesis of doxorubicine induced cardiotoxicity and the effect of L-tryptophan on it.
Materials and Methods: The study was designed on three groups: the first group received (n=10 young rabbit) 6 daily doses of intraperitoneal doxorubicine (cumulative dose 15mg/ kg) for 15 days. The second group received (n=10 young rabbit) received triptofan (200 mg/kg/day oral) 24 hours before intraperitoneal doxorubicine and this was continued 7 days after the last dose of doxorubicine. The third group was the control group (n=7). Myocardial and plasma glutathione peroxidase (GSH-Px), superoxide dismutase (SOD), and malondialdehyde (MDA) activitiy and myocardial nitric oxide (NO) activity was measured in our rabbit model. Serum troponin I (Tn I) and creatine kinase MB (CKMB) values were tested for diagnostic value of cardiotoxicity.
Results: Our results suggested that doxorubicin formed severe cardiotoxicity in young rabbits with 15 mg/kg cumulative doses with markedly decreased myocardial GSH-Px and increased MDA and NO values. L-tryptophan reduced doxorubicininduced cardiotoxicity by increasing myocardial GSH-Px and SOD activity. Although serum Tn I and CKMB levels had diagnostic values, any change in plasma GSH-Px, SOD and MDA activity was determined in assessing doxorubicin-induced cardiotoxicity.
Conclusion: In conclusion, decreased antioxidant enzyme levels, increased free radicals and lipid peroxidation play a major role in the pathogenesis of doxorubicin-induced cardiotoxicity and tryptophan is an effective antioxidant in reducing doxorubicininduced cardiotoxicity.


Doksorubisin İle Oluşturulmuş Deneysel Kardiyotoksisite ve Kardiyotoksisite Üzerine L-Triptofan Etkisi
1Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya, Kayseri
2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatri, Kayseri
Journal of Clinical Practice and Research 2005; 1(27): 7-16

Amaç: Etkin bir antitümör ajan olan doksorubisinin kardiyotoksik yan etkisi, ilacın terapötik kullanımını kısıtlamakta, kardiyotoksisitenin belirlenmesi ve önlenmesi önem kazanmaktadır. Kardiyotoksisitenin patogenezinden ağırlıklı olarak serbest radikallerde ve lipid peroksidasyon ürünlerinde artış, antioksidan enzimlerde azalma sorumlu tutulmaktadır. Çalışmada doksorubisine bağlı kardiyotoksisitenin patogenezini araştırılması ve bunun üzerine triptofanın etkisinin araştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: Çalışma üç grupta planlandı. Birinci grup (n: 10) genç tavşanlara, 15 günlük süre içerisinde, 6 eşit dozda (kümülatif doz 15mg/kg) intraperitoneal doksorubisin, ikinci grup (n: 10) birinci gruba verildiği gibi doksorubisin ve doksorubisinden 24 saat önce başlanarak ve doksorubisin son dozundan 7 gün sonrasına kadar devam etmek üzere L-triptofan (200 mg/kg/gün oral) verilerek oluşturuldu. Üçüncü grup ise kontrol grubu (n: 7) olarak planlandı. Kardiyotoksisitenin patogenezindeki etkinliklerinin belirlenmesi amacıyla miyokard ve plazma glutatyon peroksidaz (GSH-Px), süperoksit dismutaz (SOD), malondialdehit (MDA) ve miyokardiyal nitrik oksit (NO) düzeyleri ile kardiyotoksisite tanısındaki etkinliklerinin belirlenmesi amacıyla serum troponin I (Tn I) ve kreatin kinaz MB (CKMB) düzeyleri çalışıldı. Histopatolojik olarak miyokardiyal hücre hasarının gelişip gelişmediği araştırıldı.
Bulgular: Doksorubisin verilen genç tavşanlarda histopatolojik olarak ağır kardiyomiyopati geliştiği; miyokardiyal GSH-Px'in azaldığı, MDA ve NO düzeylerinin yükseldiği saptandı. Doksorubisinle birlikte L-triptofan verilen grupta miyokardiyal GSH-Px ve SOD'ın yükseldiği, histopatolojik olarak Ltriptofanın ağır kardiyomiyopatiyi önlediği saptandı. Gruplar arasında plazma GSH-Px, SOD ve MDA düzeyleri açısından fark bulunmadı. Serum troponin I (Tn I) ve kreatin kinaz MB (CKMB) düzeylerinin, sadece ağır kardiyotoksisite gelişen grupta arttığı, antioksidan verilen gruplarda değişmediği tesbit edildi.
Sonuç: Sonuç olarak doksorubisine bağlı kardiyotoksisitenin patogenezinde miyokardiyal antioksidan enzimlerde azalma, serbest radikallerde ve lipid peroksidasyon ürünlerinde artmanın rol oynayabileceği tesbit edilmiş ve L-triptofanın doksorubisine bağlı ağır kardiyotoksisiteyi önleyebileceği gösterilmiştir. Ayrıca sonuçlar serum troponin I ve kreatin kinaz MB düzeylerinin, ağır kardiyotoksisitesinin tanısında kullanılabileceğini göstermektedir.