2Erciyes University Medical Faculty Department of Haematology, Kayseri, Turkey
Abstract
Purpose: There is a close correlation between favour of initial antimicrobial therapy and
mortality of infection in febrile neutropenic patients.
Materials and Methods: Isolated microorganizms from febrile neutropenic patients with
hematologic malignancy and their antimicrobial susceptibility was evaluated by retrospective.
We evaluated the results of blood, sputum, urine, wound and catheter tip cultures of these
patients.
Results: Among 206 isolates, in 134 episodes, from blood and other cultures of 86 of 176
febrile neutropenic patients, gram-negative bacteria was prevalent (74.2%). Among the grampositives
coagulase-negative staphylococci (CNS) were the predominant bacteria (39.6%).
Bacteremia in 77(37.7%) patients and polymicrobial isolation in 13 (15.1%) patients was
obtained. Escherichia coli and Klebsiella spp. were the most common species among gramnegative
bacteria. E. coli has been the highest rate of antibactenel resistance against ciprofloxacin
(68%), followed by piperacillin-tazobactam (44.7%) and cefepime (38.1%}.Furthermore,
increasing incidence of carbapenem resistant strains and that strams are nosocomial multidrug
resistant gram negative bacteries are remarkable. Although the rate of gram positive
microorganisms is less than gram negatives, the rate of antimicrobial resistance is increasing.
Conclusion: lt is most suitable and rationalist approach that ampiric treatment of febrile
neutropenic patients is manage according to results of local epidemiolgic data, frequency and
susceptibility pattern of isolated microorganisms.
2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Anabilim Dalı, Kayseri
Amaç: Febril nötropenik hastalarda başlangıç antimikrobiyal tedavinin uygunluğu ile gelişen infeksiyonun mortalitesi arasında yakın ilişki vardır.
Gereç ve Yöntemler: Hematolojik maligniteli febril nötropenik hastalardan izole edilen mikroorganizmalar ve duyarlılıkları retrospektif olarak değerlendirildi. Bu hastaların kan, idrar, balgam, kateter ucu, yara ve diğer alanlardan alınan kültürleri incelendi. İnfeksiyon etkeni olarak kabul edilen bakteri üremeleri olan hastalar çalışmaya alındı.
Bulgular: Febril nötropeni atağı gelişen 176 hastanın 86 (% 48.8)' sında kültür pozitifliği saptandı ve çalışmaya alındı. Bu hastalarda gelişen 134 epizotta alınan kan ve diğer kültürlerde toplam 206 bakteri izole edildi.Bu bakterilerin 153' ü gram negatif (% 74.2), 53 (% 25.8)' ü gram pozitif idi. Gram pozitif izolatlar arasında en sık (% 39.6) koagülaz negatif stafilokok (KNS) elde edildi. Olgularda 77 (% 37.3) bakteriyemi ve 13 (% 15.1) polimikrobiyal üreme saptandı. E.coli ve Klebsiella spp. en sık izole edilen gram negatif bakterilerdi. E.coli suşlarında en yüksek antibiyotik direnci siproflaksasine (% 68) karşı saptanırken sefepime %38.1, piperasilin-tazobaktama % 44.7 idi. Ayrıca karbapeneme dirençli suşların artmaya başladığı ve bu suşların hastane kaynaklı çoklu dirençli gram negatif bakteriler olduğu göze çarpmaktadır. Gram pozitif mikroorganizmaların oranı daha az olmasına rağmen antibiyotik direnç oranlarında artış görülmektedir.
Sonuç: Febril nötropenik hastaların ampirik tedavisinin lokal epidemiyolojik verilerle elde edilen sonuçlara göre izole edilen mikroorganizmaların sıklığı ve duyarlılık profillerine göre düzenlenmesi en doğru ve akılcı yaklaşım olacaktır.